BABA OCAĞINA KÜLTÜR VEFASI

kutuphane

İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, paha biçilemeyecek kitapların yer aldığı kütüphanesini Yozgat Bozok Üniversitesi’ne bağışladı. Kahire’de Türk dili ve edebiyatı kürsüsü kuran babası Müderris İhsan Efendi’nin yüz yıl önce oluşturmaya başladığı, kendisinin de çocukluğundan beri topladığı kitaplardan oluşan kütüphane, Bozok Üniversitesi’nin akademik çevrelerdeki önemini artıracak nitelikte. ZAMAN / 28-NİSAN-2013

Ekmeleddin İhsanoğlu'nun babası Yozgatlı Müderris İhsan Efendi

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun babası Yozgatlı Müderris İhsan Efendi

1924 yılında İstanbul’dan Kahire’ye eğitim için giden Yozgatlı Müderris İhsan Efendi’nin, Kahire’de doğup büyüyen ve bugün İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri olan oğlu Ekmeleddin İhsanoğlu, babasının kitaplarıyla Yozgat’a döndü. İhsanoğlu, babası ile kendisinin 100 yıllık kütüphanesini ve dedesinden kalma konağı, Yozgat Bozok Üniversitesi’ne bağışladı. Geçtiğimiz cumartesi Yozgatlı TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın olduğu bir heyetle ‘Ekmeleddin İhsanoğlu Tarih ve Kültür Araştırma Uygulama Merkezi’nin temelini attı. Merkezin inşaatı bitince İhsanoğlu’nun İstanbul’da bulunan ve 10 binin üzerinde kitaptan oluşan kütüphanesi buraya taşınacak.

Babasının Yozgat’ta oluşturmaya başladığı ve Kahire’de devam ettiği kütüphaneye küçük yaşlardan beri İhsanoğlu’nun da büyük katkıları olmuş. Özellikle de uluslararası görevleri döneminde. Hoca, “Kütüphanemin bir kısmını IRCICA’ya, bir kısmını çeşitli kurumlara vermiştim. Ama Yozgat için böyle bir fikir belirince, çok değişik yerlerden kitaplar edinerek kütüphaneyi yeniden oluşturmaya başladım.” diyor.

İhsanoğlu’nun Yozgat Bozok Üniversitesi’ne bağışladığı kütüphanesinde temel referans kitapların yanı sıra İslam ve Türk kültürü, Osmanlı, sanat, mimarlık ve din tarihiyle ilgili kitaplar var. Çok kıymetli ilk basım Mushaflar, eski yazma eserler de Yozgat’a gidecek kütüphanede yer alıyor. Hocanın kariyeri boyunca topladığı hat levhaları ve sanat değeri olan resimler de kütüphaneyle birlikte Bozok Üniversitesi’nin olacak. Böylesi kıymetli kütüphanenin tabii ki taliplisi çok olur. Hangi kurum sahip olsa oranın değerini artıracak nitelikte çünkü. Hocadan da çok isteyen olmuş ama hoca şu düşüncelerle Bozok Üniversitesi’ne hibe etmiş: “İstanbul’da bu tür kaynaklara ulaşacak çok yer var. Kurulmasına destek verdiğim İSAM var, Beyazıt Devlet Kütüphanesi var, üniversite kütüphaneleri var. Yozgat ve o bölge için böylesi kütüphaneler çok önemli.” İhsanoğlu’nun bu kütüphaneyi Yozgat’a vermesi, şehrin akademik anlamda önemini artıracak.

kutuphane02

Tarihi sokaklar restore ediliyor

Aslında İhsanoğlu, kütüphane ve araştırma merkezinin dedesinden kalma 150 yıllık konakta yer almasını, buranın hem müze hem de kütüphane şeklinde işlemesini istemiş. Fakat üniversite, bu paha biçilemez kitap ve objelerin güvenliği için kampüs içine konağın bire bir aynısını yaptırmayı teklif etmiş. Şehir içinde kalan konak ise yine ailenin adıyla anılacak bir kültür merkezi olacak. Yozgat Belediyesi geleneksel Yozgat evi özelliğini taşıyan konağın bulunduğu mahallede restorasyon çalışmalarına başlamış. Diğer tarihi evler, sokak ve cami aslına uygun olarak yenileniyor. Yozgat’a gelenler şehrin tarihini görmek ve yaşamak için bu mahalleye uğrayacaklar.

İhsanoğlu, yoğun çalışmalarına rağmen projeyle yakından ilgileniyor. Temel atmak için Yozgat’a gittiğinde üniversite heyetiyle toplantı yapmışlar. Ekmeleddin İhsanoğlu Tarih ve Kültür Araştırma Uygulama Merkezi’nin çalışmaları üzerine görüşmüşler. İhsanoğlu, “Burası Anadolu kültür ve medeniyet tarihiyle ilgili araştırmalara önem verecek.” diyor.

Kahire doğumluyum, ama nüfus kaydım Yozgat’ta

Yozgatlı müderris İhsan Efendi, okumak için Kahire’ye gittiğinde yıl 1924’tü. El Ezher’den mezun olduktan sonra Mısır Osmanlı Arşivleri’nde çalışmaya başlar. Ayn Şems Üniversitesi Şarkiyat Bölümü Türk Dili ve Edebiyatı Kürsüsü’nü kurar. Rodoslu bir Türk olan Saniye Hanım’la evlenir. 1943’de de Ekmeleddin İhsanoğlu doğar.

Hiç gitmese de babasından Yozgat hakkında çok şey dinleyen ve Yozgat kültürünü öğrenen Ekmeleddin İhsanoğlu, ata topraklarına ancak babasının ölümünden 9 yıl sonra 1970 yılında gider. O zaman hissettiklerine dair şunları söylüyor: “Yozgat’ta dolaşırken sanki ayaklarım yere daha sağlam basıyor, sokaklarda daha güvenle yürüyordum.” O ziyaret sonrası dedesinin konağını diğer üç hissedarın hissesini ödeyerek alan İhsanoğlu, “Oraya yerleşiriz, yazları, kışları sılada bulunuruz diye düşünmüştük.” diyor. Yoğun çalışma temposu, bu hayalini gerçekleştirmesini engellemiş. Fakat baba memleketinden kopmamış. Diyor ki; “Yozgat’taki kaydımı sildirmedim. Ankara’da 10, İstanbul’da 30 seneden fazla yaşadığım halde hiçbir zaman kaydımı almadım. Askerlik yoklamalarımı Yozgat üzerinden yaptım. Çocuklarım doğdukları zaman Yozgat’taki kaydımızı nakletmedim. Yozgat hep referans oldu bizim için.” Hoca, doğup büyümediği halde baba vatanına bu kadar bağlı olmasının sebebini şöyle anlatıyor: “Bir nevi geleneği korumak, kökleri sağlam tutmak. Aslından ve menşeinden emin olmak meselesiydi. Referans noktalarını değiştirmek istemeyen bir anlayış içinde baktığım için Yozgat’tan hiç kopmadım.”

İhsanoğlu’nun annesi Rodoslu olduğu için Mısır’daki evlerinde Rodos ve Yozgat kültürü bir arada yaşanmış. Annesi mesela Yozgat yemeği olan arabaşı da yaparmış. Tabii Ege’ye has zeytinyağlıları da çok leziz olurmuş. Hoca, annesinin kabak çiçeği dolmasından da ‘çok güzel yapardı’ diye söz ediyor.

Bu yazı 2013, HABERLERİM, röportajlar kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.