Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin bahçesinde dolaşırken kendinizi bir kız lisesinde zannedebilirsiniz. Karşınıza çıkan erkeklerin yarısı öğretim görevlisi, diğer yarısı yani genç olanlar ise öğrenci. “Maç yapmak istediğinizde 11 kişiyi bulabiliyor musunuz?” diye sorarak yanlarına yaklaşıyoruz, hemen neyi kastettiğimizi anlıyorlar, “O kadar da değil!” diyorlar.
İlahiyat fakültelerinde son birkaç yıldır kız öğrenci sayısı erkek öğrenci sayısının bir hayli üzerinde. Mesela Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne geçen yıl kayıt yaptıranların yüzde 76’sı kız, yüzde 24’ü erkek. Birçok derste 30-40 kız, 1 ya da 2 erkek öğrenci oluyor. İlahiyat fakültelerini “kız fakültesi” haline getiren; katsayı engeli.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Raşit Küçük, “28 Şubat sürecinde meslek liselerinin önü kapatılınca aileler kız çocuklarını imam hatibe vermeye devam ederken, erkek çocuklarını kolejlere gönderdi. İmam hatiplerde kız öğrenci sayısı artarken erkek sayısı azaldı. Dolayısıyla bu oran ilahiyat fakültelerine de yansıdı.” diyor. Dekan Yardımcısı Prof. Dr. İlyas Çelebi ise farklı bir sebebe dikkat çekiyor: “Üniversite sınavında başka alanlardan da ilahiyatı kazanmak zorlaştı. Bunun üzerine demografik yapı erkeklerin aleyhine değişti.”
“Kızların aşırı özgüveni erkeklerin içine kapanmasına sebep oluyor”
Hocalar kız öğrencileri yere göğe sığdıramıyor. Derslere gösterdikleri ilgiden çok memnunlar. Daha çok soru soruyor, derse daha çok ilgi gösteriyorlar, ödevlerini titizlikle yapıyorlar. 35 yıllık öğretim üyesi Prof. Dr. Muhsin Demirci, “Hatırlamıyorum ki bir erkek öğrenci dersten çıkınca koridorda beni durdurup soru sorsun ya da odamıza gelip dersteki konu hakkında konuşsun. Ama kız öğrenciler ders çıkışında mutlaka soru sorar.” diyor. Fakültenin az sayıdaki erkek öğrencilerinden biri olan Hüseyin Örs’ün hocaların bu eleştirisine dair ilginç bir tespiti var: “İlahiyat fakültesine erkek öğrencilerin birçoğu Anadolu’dan geliyor. Kız öğrencilerin çoğu ya İstanbul’dan ya da başka büyük şehirlerden. Özgüvenleri daha fazla. Öğretmenlerle daha iyi iletişim kuruyorlar. Erkekler ise utanıyor, hem taşradan gelmiş olmanın hem de azınlık olmanın verdiği bir çekingenlikleri var.”
Din psikolojisi hocası Prof. Dr. Veysel Uysal, kız öğrencilerin erkeklere göre daha azimli olduğunu söylüyor. Hoca, çok yüksek puanlar almalarına rağmen ilahiyat fakültesinden başka yeri tercih edememeleri ve katsayı, başörtüsü gibi birçok engelleri sebebiyle kızların derslerine hırsla asıldıklarını düşünüyor.
***
Kantinci Fatih Demir: Keşke daha çok kız öğrenci olsa
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin kantinini 17 yıldır işleten Fatih Demir, kız öğrenci sayısının artmasından çok memnun. Çünkü kız öğrenciler daha çok alışveriş yapıyor, son yıllarda kazancı çok artmış. Demir, “Keşke daha çok kız öğrenci olsa.” diyor.
Hocalar bazen bizi unutup sınıfa ‘kızlar’ diye sesleniyor
Hasan Hüseyin Değerli (2. sınıf öğrencisi):“Geçen dönem aldığım derslerden birinin hem öğleden önce hem de sonra iki şubesi vardı. Ben öğleden önceki dersi seçtim. Sınıfta erkek öğrenci bir tek ben varım. Nereye oturacağımı şaşırdım. Yoklama yaparken hoca da fark etti, öğleden sonraki derste daha çok erkek öğrenci varmış. Ben de o derse geçince 6 erkek öğrenci olduk. Azınlıkta olduğumuz için çoğu derste konuşmaya çekiniyoruz. Hep kızlar soruyor, konuşuyor. Hocalar da erkekler dersle ilgilenmiyor sanıyor ama çekiniyoruz. Bir de hocalar ayırımcılık yapıyor. Pozitif ayrım yapacağız diye bize mahalle baskısı uyguluyor. Yüksek lisans başvurularında kızlara öncelik tanıyorlar.”
Sınıfta nereye oturacağımızı şaşırıyoruz
Ömer Faruk Yıkar (2. sınıf öğrencisi ve Genç Gönüller Kulübü Başkanı):“Sınıfta nereye oturacağımızı şaşırıyoruz. Çoğu derste 3-4 erkek oluyoruz. Arka sıralara geçsek kızlar rahatsız oluyor. Geçen bir arkadaş anlattı en öne oturmuş, ders boyunca başka erkek öğrenci de olmadığı için sağa sola dönememiş. Boynu tutulmuş. Bazen hocalar bizi unutuyor sınıfa bir şey söyleyeceği zaman ‘kızlar’ diye sesleniyor.”
“Kız öğrencilerimden çok memnunum”
Prof. Dr. Raşit Küçük (Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı): “Geçen yıla kadar diğer ilahiyat fakültelerinde de başörtüsü sorunu vardı. Bizde yoktu. Benim dekanlığım süresince bu problem olmadı. Kız öğrencilerin bizim fakülteyi tercih etmesinin bir sebebi de bu. Kız öğrenci sayısının artmış olması ileride Diyanet kadrolarında erkek personel sıkıntısına sebep olabilir. Geçen yıl ilahiyat fakültesi mezunları için bin kişilik bir kadro açtılar, 150 kişi başvurdu. Buna hem erkek öğrenci sayısının az olması hem de olanların Milli Eğitim’i tercih etmesi sebep oldu. Derslerde, koridorlarda bahçede kızların daha fazla olması ‘kız fakültesi gibi’ yorumlarına sebep oluyor ama dekan olarak ben çok memnunum. Daha rahatım. Hiç olay olmuyor. Bu yalnızca bizim fakülteye has bir durum değil. Sakarya’da, 39 kişilik sınıfta bir erkek, Bursa’da toplam 20 erkek öğrenci var.”
“70 kişilik sınıfta 6 erkek öğrenci var”
Prof. Dr. Muhsin Demirci (Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi):“1980’lerde ilahiyat fakültelerine kız öğrenci kaydında kota vardı. Oran yüzde 4’lerden yüzde 8’lara çıkartıldı ve sonra kaldırıldı. O zamandan beri kız öğrenci sayısı her yıl arttı. Son birkaç yılda oran yüzde 90’lara vardı. Bu yıl iki şubeye derse giriyorum. Birinde 65 öğrenci var, 4’ü erkek, diğerinde 70 öğrenci var 6’sı erkek. Oranı siz hesap edin. Şu bir gerçek: Kız öğrencilerle daha rahat ders yapıyoruz. Derse ilgililer ve ödevleri eksiksiz yapıyorlar. İmtihanlarda da daha başarılılar. Ama bu durum ileride bazı sorunlara yol açabilir. Diyanet erkek personel ihtiyacını karşılamada zorluk çekebilir. Çünkü bu dengesizlik, Yüksek lisans ve doktorada da kendini göstermeye başladı. Yüksek lisansta tefsir dalında çalışan kız öğrenci sayısı genellikle az olur ama bu seneki öğrencilerimizin 6’sı kız, 4’ü erkek.
“Kızların önlerinde birçok engel var”
Prof. Dr. Veysel Uysal (Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi): “Üniversitede ders vermeye başladığım yıllarda (1989) sınıflarda iki-üç kız vardı. Şimdi sınıfların yüzde 70’i kız. Bu, sevindirici ve iyi bir gelişme. Ama aynı zamanda riskli bir durum. Sosyal hayatı nasıl etkileyeceği önemli? Çünkü bu öğrenciler ilahiyat fakültesini bitirdikten sonra ya öğretmen ya da akademisyen olabiliyorlar. Ya da evlenip evinin hanımı oluyorlar. Önleri kapalı. İlahiyat fakültesini bitiren başka bir disiplinde yüksek lisans ve doktora yapamıyor. Mesela ‘din psikolojisi çalışmak istiyorum’ diyen bir öğrenci ilahiyat fakültesi mezunuysa psikoloji bölümüne kabul edilmiyor. Kızlarımızın okuması çok önemli ama önlerinde böyle engeller de var.”