Zahide Oktay’ın askerden yeni gelen oğlu, askerliğin ne kadar zor olduğuna dair evde pek konuşamıyor. Çünkü annesi, ne dese, “Olsun ne var askerlikte, ben de yaptım. Oğlum bu günleri arayacaksın. Asker arkadaşlığı çok değişik bir şeydir.” diyor. Zahide teyze, liseyi bitirir bitirmez daha 17 yaşındayken askere gitmiş. Uzun namlulu tüfekle ateş etmiş, siper kazmış. 1978’de Bulgaristan’dan İstanbul’a göç eden Zahide teyzenin oturduğu mahallede birçok asker arkadaşı var.
Soldan: Fatma Metin, Gülten Demir, Zahide Oktay ve İsmi Mutlu sık sık bir araya geliyor ve eski günleri yâd ediyorlar. Geçen hafta askerlik fotoğraflarıyla İsmi teyzenin evinde toplandılar, hatıralarını anlattılar.
Şimdi emeklilik günlerini yaşayan bu teyzeler, torunlarını okula gönderdikten sonra birbirine çay-kahve içmeye gidiyor, eski günlerinden konuşuyorlar. Mevzu arada sırada askerlik günlerine geliyor. Ama yeri geldiğinde. Öyle erkekler gibi her üç cümleden sonra askerlik hatıralarını konuşmuyorlar. Zahide teyzeyle aynı devreden olan Gülten Demir, “Biz erkekler gibi çok anlatmayız, onların konuşacak tek askerlikleri var, bizim ise çok şeyimiz var. Çocuk doğuruyoruz bir kere.” diyor.
Komünist partinin iktidarda olduğu zamanlarda Bulgaristan’da lise sonda dersler biter bitmez, kız-erkek bütün öğrenciler 40 gün askeri eğitime tabi tutuluyor. Erkekler daha sonra, 19 yaşında tekrar uzun dönem askerliğe gidermiş. Zahide teyze, “Bize neden askeri eğitim verdiler bilmiyorum ama Türkiye’ye göç edeceğimizi bilselerdi eğitmezlerdi herhalde.” diyor. Zahide teyzeyle aynı dönemde Bulgaristan’dan göç eden kadınların aile albümlerinde ellerinde tüfekleriyle çekilmiş fotoğrafları var. g.baki@zaman.com.tr
***
O zamanlar Bulgaristan’da lise okumak mecburî. Liseyi bitirir bitirmez kız-erkek bütün öğrencileri askerî eğitime alıyorlar. Kızlar ancak askerden sonra evlenebiliyor.
Tüfekle ateş etmekten omuzlarımız yara olurdu
Gülten Demir: 1958 doğumluyum. Lise üçü bitirir bitirmez sınıf arkadaşlarımızla birlikte askere aldılar. 15 günlük eğitimden sonra bir ay staj gibi bir şey gördük. Kalacağımız yerleri, çadırları biz yaptık. Sabahları erkeden kalkar, kışlayı turlardık. Sonra 07.30’da kahvaltı yapar, eğitimlere devam ederdik. Siper kazmayı, ilkyardımı, tüfekle ateş etmeyi öğrendik. Tüfekle ateş etmek bazı arkadaşlarımızı korkuturdu. Omuzları yara olurdu kızların. Acısından ağlardı. Atıcılıkta hedefi en çok ben vurduğum için birinci geldim. Uzun namlulu tüfeklerdi, bayağı ateş ettik yani. Biz erkekler kadar anlatmıyoruz. Çünkü biz doğum da yapıyoruz. Erkeklerin sadece askerliği var. Başka bir şey olmadığı için hep askerliği anlatıyorlar. Bizde askerlik yapmayana erkek, doğum yapmayana da kadın…
***
Üç aylık evliydim ve eşim askerdeydi, beni de çağırdılar
İsmi Mutlu’yı askere çağırdıkları halde 3 aylık evli olduğu için bindiği otobüsten son anda indirmişler. O zamanlarda çekilmiş bir fotoğraf. – İsmi Mutlu (1950):Biz evlendik ve eşim askere gitti. Üç aylık evliydik, bana da askerlik çıktı, eve kağıt geldi. Akşam bavulumu hazırladım, sabah dönem arkadaşlarımla birlikte bizi almaya gelen otobüse gittim. Benim üç aylık evli olduğumu öğrenince indirdiler. Gençlik işte arkadaşlarım gidiyor diye heveslenmiştim ya, üzüldüm geri döndüğüme. Arkadaşlarım döndüğünde her şeyi anlattırmıştım. Aradan 40 yıldan fazla geçti. Bak askere gidenler hatırlanmakta zorlanıyor ama ben biliyorum.
***
40 yıl oldu, fotoğraflar ve anılarımız hatıra kaldı
Fatma Metin: 1953 doğumluyum. İlk askere gidenlerdenim. Lise sonda dersler bitince bütün sınıfı alıp askeri eğitime götürdüler. Aldığım eğitimin bugünlerime çok faydası olduğunu düşünüyorum. İlkyardımı biliyoruz mesela. Çocuklar sürücü kursuna gidiyor, bakıyorum orada aldıkları ilkyardım derslerini ben biliyorum. Hepsini görmüşüz. Yaralıya nasıl müdahale edilir, ayağı kırıldı nasıl sarılır, etraftaki odunlardan nasıl sedye yapılır? Gaz maskesi kullanmayı, gaz bombası atılırsa nasıl nefes alınacağını biliyoruz. Bir şey olsa üç dakikada hazırlanabiliriz. O zaman gece kaldırırlardı bizi. Hemen hazırlanabilirler mi diye? Çok çabuk bavul hazırlarız, diş fırçamız, havlumuzu koyarız mutlaka. Bunlar o dönemden edindiğimiz alışkanlıklar. Bir oğlum, bir de kızım var. Oğlum okuyor henüz askere gitmedi. Bizim askere gittiğimizi biliyorlar ya sizin gibi çok etkilenmiyorlar (Lise ve askerlik fotoğraflarının olduğu albümü gösteriyor). Bize de bu hatıralar kaldı. Askerlik arkadaşlarımla çektirmişiz bu fotoğrafları, silah kullandık, üniforma giydik…