İLÇELERİN KÖY OLDUĞU ZAMANLAR

 

Oturduğunuz semtin tarihini hiç düşündünüz mü? 50 yıl önce nasıl bir yer olduğunu mesela. Üç imparatorluğa başkentli etmiş İstanbul’un 50 yıl öncesine kadar tarla, çayır olan semtlerinde yerel gazetecilik yapan Bayram Kırtaş, merak etmiş ve İstanbul nüfusunun en yoğun olduğu Bahçelievler, Göngören, Bağcılar ve Bakırköy’ün tarihini araştırmış. Kırtaş, 1950’lerden sonra göçle kurulan semtlerin şaşırtıcı hikayelerini ortaya çıkardı. 08-04-2012 ZAMAN

Gazete 365’in sahibi Bayram Kırtaş’ın Bahçelievler Belediyesi’nin karşısındaki ofisine adeta fotoğraf yağıyor. 1950’lerde, 70’lerde, 80’lerde İstanbul’da çekilmiş fotoğraflar, sahiplerinin kişisel tarihinden çok modern İstanbul’un oluşumunu anlatıyor. Daha doğrusu göçle oluşan yeni İstanbul’un, Cumhuriyet’in şehirleşme tarihini… Kırtaş, bir yazı dizisi olarak başladığı projeyi kitap yapacak, fotoğrafları da sergileyecek.

İstanbul ve tarih denince akla Osmanlı, daha da eskiye gidersek Bizans gelir. Bugün 15 milyon insanın yaşadığı İstanbul’un nüfusu ise 1950’lerden sonra göçle oluştu. Hatta birçok semt 1990’lara kadar çayırlık, bataklık boş araziydi. Yeni İstanbul’un öyle Osmanlı’ya, Bizans’a dayanan hikâyeleri yok. Zorlasanız birkaç su kemeri, çeşme, av köşkü kalıntıları bulursunuz ama onlar da ya beton binaların arasında kalmıştır ya da otobanın altında. Bahçelievler, Bağcılar, Güngören ilçeleri gibi. Bu ilçelerde yayın yapan Gazete 365, 1992 yılına kadar Bakırköy’e bağlı olan bu bölgenin tarihini yazmak için bir seferberlik başlattı. Okurlarından eski fotoğraflarını istedi.

Kısa bir sürede Türkiye’nin göç ve şehirleşme tarihi açısından önemli fotoğraflara ve bilgilere ulaşan Gazete 365’in sahibi Bayram Kırtaş, yaşlı semt sakinleriyle görüşüyor, ilk belediye, belde başkanlarını buluyor, hem anılarını dinliyor hem belgelerini, fotoğraflarını alıyor. Kırtaş, “Projeye yayın yaptığım bölgenin tarihini saptamak için başladım. Osmanlı arşivlerini karıştırdım. Birkaç çeşme, köprü, köşk kalıntısına ulaştım. Ama gördüm ki aslında buraların tarihi için çok eskilere gitmeye gerek yok. Son 50 yıl burada muazzam değişimler olmuş. Bahçelievler, Güngören, Sefaköy, Avcılar ve Bağcılar gibi 1950 sonrası oluşan ilçelerin tarihini anlatanların yaşlı olmasına gerek yok. 30 yaşındaki adam da çok şey anlatabilir. Burası çok hızlı tarih olmuş.” diyor.

Yazı dizisi olarak başladığı projeyi kitap haline getirmeyi planlayan Kırtaş, çalışmasının yerel basına örnek olması gerektiğini düşünüyor. Çünkü Cumhuriyet sonrasında gelişen şehirler, köyken ilçe olan yerlerde şaşırtıcı hikâyeler var. Kırtaş, topladığı fotoğraflardan oluşan bir sergi de açacak. İnsanların ancak böyle fotoğraflarla İstanbul’un ve de Türkiye’nin yaşadığı değişimi, dönüşümü fark edebileceğini söylüyor.

1950’lerde beş-altı evden oluşan bir köydür Kocasinan ve Yenibosna. 1960’larda göçle köylerin nüfusu bir anda 10 bin, 20 bin artar ve köyler belde belediyesi olur. Kocasinan Belde Belediyesi Başkanı Ali Yellikaya, beldenin en önemli sorunu, susuzluğa el atmıştır ve su kuyusu açtırmaktadır. Bu büyük olay, kurban kesilerek kutlanır.

İlerideki köylere (Kocasinan, Yenibosna) göçlerin başladığını fark eden çiftlik sahibi, arsasına ilk beton binayı yapar. (Bahçelievler’in ilk yapısı) Ama yol yok, bakkal da. Kar yağınca şehre inmek ne mümkün. İmdada köylerden gelen eşekli satıcılar yetişir. Fotoğraf çekildiğinde yıl 1964’tür.

İncirli-Ömür Çiftliği, bugünkü Bahçelievler Mahallesi’nin neredeyse tamamı. Bakırköy’de oturan çiftliğin sahibi Fikret Yüzatlı’nın Ömür yoğurtları döneminde çok meşhurdur. Fikret ağa, ayağına çizmelerini giymiş, çiftliğini parsellemiş, Bahçelievler’in girişine bir ofis yapmış, haritasını ofisin duvarına asmış, göçle gelenlere satış işlemlerine başlamış (1968).

Belediyenin henüz binası yok. Başkan resmi törenler için Atatürk büstünü ve bayrağı yanında taşıyor. Gerektiğinde ortaya bir masa konuluyor, üzerine bayrak ve Atatürk büstü. İşte belediye binası, işte belde meydanı. Başlasın resmî konuşmalar!

 

Bugün, gün içinde yüz binlerin geçtiği Şirinevler Meydanı’nın 1960’taki hali. Bir bayram günü öğrenciler resmigeçit yapıyor. Köyden şehre geleli henüz birkaç yıl olan aileleri de onları gururla izliyor.

(1962) İstanbul’un uzak köylerinden Yenibosna’nın nüfusu hızla artmış ve artık belde olmuştur. İstanbul-Edirne yolunu beldeye bağlayan Kuleli kavşağı o tarihlerde oldukça tenha. Bugünse şehrin can damarlarından biri. On binler toplu taşımaya buradan biniyor.

Yıl; 1980. Belediyenin kurulmasına 12 yıl var. Ağaçlar kesiliyor, sazlıklar kurutuluyor, koca binalar yapılıyor. Süreç o kadar hızlı ki tarlalar köy bile olmadan belediye oluyor. Fotoğraftakiler, şimdilerde Bahçelievler Belediye binasının bulunduğu yerde gelişen Türkiye’nin pozunu veriyor.

 

İstanbul trafiğinin en çok tıkandığı merkez noktalardan biri Merter, bir zamanlar uçsuz bucaksız bir çiftlikmiş. Merter Çiftliği, adını sahibinin soyadından alıyor: Ahmet Muhtar Merter.

Torun Mehmet Berke Merter, şimdilerde beton bina tarlasını andıran Merter’i gösteriyor: “İşte buralar dedemin çiftliğiydi.”

Bugün alışveriş merkezi olan Ömür, İstanbul’dan Avrupa’ya gidenler için yapılmış bir dinlenme tesisiydi. Bir iki yıl öncesine kadar 1950’lerden beri devlet erkânı ve işadamlarının uğrak noktasıdır. Zamanla şehrin ortasında kaldı. İşlevini yitirdi ve alışveriş merkezi oldu.

 

Bu yazı 2012, dosya haber, HABERLERİM kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.