115 ülkeden 700 öğrencinin katıldığı 7. Türkçe olimpiyatlarının finali bugün yapılıyor. Olimpiyatlar 7’den 70’e bütün Türkiye’nin desteğini ve ilgisini görüyor. Kamuoyunca tanına pek çok isim bu organizasyonla ilgili duygu ve düşüncelerini dile getiriyor. Bunlardan biri de Anadolu Ateşi’nin sanat yönetmeni Mustafa Erdoğan. Erdoğan Türkçe Olimpiyatları’nın ne anlama geldiğini gittiği ülkelerde daha iyi anladığını söylüyor. 06/06/2009 ZAMAN
Türkçe Olimpiyatları’nın Türkiye’nin son yıllarda yaptığı en etkili uluslararası tanıtım ve eğitim çalışmalardan biri olduğunu belirten Mustafa Erdoğan şöyle konuşuyor: “Bu soylu çabanın etkilerini yurtdışında da sık sık yaşayan biri olarak, bu etkinliği gerçekleştirenlere teşekkür borçluyum. Japonya turnesinde bizi karşılayan Japon çocuklarla Türkçe konuşmak, Çin turnesinde biz isimlerini telaffuz edemeyiz diye isimlerini bile Türkçeleştiren rehberlerle Çin’i gezmek (Çinli rehberlerden birinin adı Fatih, ötekinin adı Dilek’ti. Bu isimleri kendileri seçmişler) gurur vericiydi. Afrikalı çocukların Silifke halk dansları yapmaları ve güzelim Anadolu türkülerini söylemeleri de müziğin evrenselliğini vurgulayan, ulusal kültürümüzün de uluslararasılaştığını gösteren en sempatik örneklerdi. Anadolu kültürü bu tip çalışmalarla büyük insanlık ailesinde hak ettiği yeri kazanacak ve dünya kültürüne katacağı eşsiz renklerle zenginlik verecektir. Tüm çaba gösterenlere sonsuz saygılar ve başarılar dilerim..
Türkçe Olimpiyatlarının gönülleri fetheden yarışmacıları, marka ve iletişim uzmanı Necla Zarakol’a göre Türkiye’nin gönüllü marka elçileri olacak. Bu Türkiye için hiçbir reklam filmiyle ya da lobi faaliyetiyle elde edilemeyecek bir başarı.
Zaten olimpiyatların üstlendiği bu misyonun farkına varan herkes organizasyonun Türkiye’nin itibarını artırdığını söylüyor. İşadamı İshak Alaton da Türkçe Olimpiyatları’nın Türkiye’nin saygınlığını artırdığını düşünenlerden yalnızca biri. Gazeteler, televizyonlar, haber bültenleri, siyasiler, kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri herkes Türkçe Olimpiyatları’nın marka haline geldiğini söylüyor. Çünkü “Türkçeyi en güzel ben konuşuyorum” iddiasıyla olimpiyatlara gelen çocukların her biri, kendi ülkesinde yapılan ve bazıları 2 binin üzerinde öğrencinin katıldığı ön elemelerden seçiliyor. Mesela Türkmenistan’da yapılan 2009 Türkçe Olimpiyatları’na iki bin öğrenci katıldı. Ukrayna’da elemeler Kiev’in en prestijli üniversitesinde yapıldı.
Rusya’nın başkenti Moskova’da gerçekleşen ve 185 öğrencinin katıldığı Türkçe Olimpiyat seçmelerinde jüri koltuğunda Türkoloji bölümü hocaları vardı. Seyirciler arasında da Rusya’nın önde gelen siyasileri.
Amerika’da 6 farklı eyalette yapılan ön elemelere toplam 2 bin 500 öğrenci katıldı. Teksas elemeleri ABC, NBC ve FOX TV gibi tanınmış kanallarda yayınlandı. Yarışmayı izleyenler arasında Teksas ve civar eyaletlerin tanınmış siyasileri, yazarları ve ünlüleri vardı.
Meksika, Finlandiya, Güney Afrika, Endonezya, Yunanistan ve Zambiya gibi farklı ülkelerden ve kültürlerden toplam 115 ülkede yıl boyunca Türkiye’dekinin heyecanını aratmayan Türkçe Olimpiyat seçmeleri düzenlendi. Buralarda dereceye girenler, ülkelerini temsilen Türkiye’ye geldi.
Her ülkedeki elemeler oranın gazetelerinde, televizyonlarında haber oldu. Türkçe ve Türkiye üzerine yazılar çıktı. Türkçe Olimpiyatları sayesinde çocuklar Türkçeyi, dünya Türkiye’yi öğreniyor. İşte bu büyük gerçeğin farkında olanlar yedincisi düzenlenen Türkçe Olimpiyatları’nın markalaştığının, dolayısıyla Türkiye’nin dünya milletleri nezdindeki saygınlığının arttığını söylüyor.
Türkiye’nin gördüğü en büyük organizasyon
Ahmet Özhan (Sanatçı): Türkçe Olimpiyatları, Türkiye ve Türkçe için yapılanların estetik ve sanatsal göstergesidir. Türkçe Olimpiyatları, Türkiye’nin gördüğü en büyük organizasyon. Çünkü bütün dünyayı kapsayan bir yapıya ulaştı. Katılan ülkeler olimpiyatların cesametini de ortaya koyuyor. Bu, devasa bir organizasyon. Bunun bizler farkındayız, dünya da farkında.
Bu organizasyon dünyada Türkiye’nin saygınlığını artırıyor
İshak Alaton (İşadamı): Türkçe Olimpiyatları, her sene yükselen bir heyecanla kutlanıyor. Bir hafta boyunca hayatımız daha da renkleniyor. Bu eğitim çabasının dünya barışına çok önemli bir katkıda bulunduğuna ve Türkiye’nin saygınlığını artırdığına inanıyorum. Bu yolda katkıda bulunanları candan kutluyorum.
Türkçe Olimpiyatları bir gösteriden ibaret değil
Hilmi Yavuz (Şair-yazar): ‘Türkçe Olimpiyatları’nın bir gösteriden ibaret olmadığını yurtdışında eğitim veren okulları yakından gördüğümde anladım. Tanık olduğum için, rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Türkçe Olimpiyatları, bu okullarda verilen eğitimin ne kertede başarılı olduğunu ortaya koyan somut örneklerdir. Türkçeyi bir dünya dili yapmak görevini, layıkıyla yerine getiren idealist öğretmenlere selam olsun!
Sadece dünyada değil ülkemizde de Türkçeye ilgiyi artırdı
Elif Şafak (Yazar): Olimpiyatları iki açıdan önemli buluyorum. Birincisi, tüm dünyada Türkçeye olan ilgiyi artırdı. Sadece yurtdışında değil, yurtiçinde de Türkçeye duyulan ilgi ve gösterilen özeni artırdı. Bunu son derece kıymetli buluyorum. Biz dilimize ne kadar sevgi, emek ve ilgi gösterirsek Türkçe de o denli zenginleşir. Dil ne kadar zenginleşirse bir toplumun hayal gücü, kültürü ve ufku da o denli genişler ve derinleşir.
Olimpiyatlar sayesinde kültürler kaynaşıyor
Yaşar (Sanatçı): Türkçe Olimpiyatları dünyada Türkiye’nin tanınırlığını ve marka değerini artırdı. Olimpiyatların Türk dilini yaygınlaştırmasının yanında başka bir güzelliği daha var; kültürleri kaynaştırması. Ayrıca geniş ölçekte düşünürsek: Türkçenin önümüzdeki ya da daha erken bir zamanda dünyanın en çok konuşulan ilk üç dili arasında olmayacağını kim söyleyebilir.
Türk kültürünün tanıtımı için büyük bir hizmet
Ebru Gündeş (Sanatçı): Türkçe Olimpiyatları’nı ilk yıllarında da duymuştum ama geçen yıl, ilk yapıldığında 20 civarı, şimdi ise 100 ülkenin katıldığına dair bir haber okuduğumda dikkatimi çekmişti. Farklı dil, din, ırk ve coğrafyadan olan onca çocuğun bir araya gelip kaynaşması ve tabii ki Türkçemizi öğrenmeye çalışması, Türkiye’de bir araya gelmeleri müthiş bir şey.
Böyle devam ederse itibar kazanır, markalaşır
Betul Mardin (Halkla İlişkiler Uzmanı): Uzun süreli izleyemiyorum ama televizyonda görünce “aferin çocuklar!” diyorum. Organizasyonun aynı tempoda devam etmesini dilerim. Çünkü biliyorsunuz, çok güzel yapılan bir olay, ertesi yıl olmuyor. Dolayısıyla sürekli ve planlı olarak devam ederse Türkçe Olimpiyatları’nın itibarı artar ve markalaşır. Ve Türkiye için çok büyük bir katkısı olur.
Bu çocuklar, Türkiye’nin marka elçisi olacak
Necla Zarakol (Zarakol Halkla İlişkiler şirketinin sahibi): Bu tür etkinliklerin bir ülkenin markalaşmasında etkisi olur. Olimpiyatların Türkiye’de yapılması ve öğrencilerin dilini okudukları ülkeyi tanıması, hissetmesi de çok önemli. Burada gördüklerinden etkilendiklerinde, gerçekten Türkiye’nin marka elçisine dönüşeceklerdir.
Bu soylu çabanın faydalarını yurt dışında görüyorum
Mustafa Erdoğan (Sanat Yönetmeni): Türkçe Olimpiyatları Türkiye’nin son yıllarda yaptığı en etkili uluslararası tanıtım ve eğitim çalışmalarından biridir. Bu soylu çabanın etkilerini yurtdışında da sık sık yaşayan biri olarak, bu etkinliği gerçekleştirenlere teşekkür borçluyum. Japonya turnesinde bizi karşılayan Japon çocuklarla Türkçe konuşmak, Çin turnesinde biz isimlerini telaffuz edemeyiz diye isimlerini bile Türkçeleştiren rehberlerle Çin’i gezmek (Çinli rehberlerden birinin adı Fatih, ötekinin adı Dilek’ti. Bu isimleri kendileri seçmişler) gurur vericiydi. Afrikalı çocukların Silifke halk dansları yapmaları ve güzelim Anadolu türkülerini söylemeleri de müziğin evrenselliğini vurgulayan, ulusal kültürümüzün de uluslararasılaştığını gösteren en sempatik örneklerdi. Anadolu kültürü bu tip çalışmalarla büyük insanlık ailesinde hak ettiği yeri kazanacak ve dünya kültürüne katacağı eşsiz renklerle zenginlik verecektir. Tüm çaba gösterenlere sonsuz saygılar ve başarılar dilerim…