Toplu Konut Cumhuriyetleri

Türkiye’de herkes sadece milletvekilini ve belediye reisini seçmek için sandık başına gitmiyor. Toplu konutlarda yani sitelerde oturanlar iki yılda bir yöneticisini seçmek için oy kullanıyor. Ama bu oylar ne kıymetli! Yönetici adayları apartman sakinlerinin oyları için ne vaatlerde bulunuyor inanamazsınız: “Kimse kapı önlerine ayakkabı bırak(a)mayacak, site marketinde daha çok ürün olacak, site güvenliğini artıracağım, havuzu daha güzel yapacak, daha çok ağaç ekeceğim, aidatları düşüreceğim, her daireye iki araçlık otopark alanı açacağım…” 08-07-2012 ZAMAN

Site yönetimi seçimlerinde, genel seçimleri aratmayacak bir rekabet var. Muhalefetle yönetim arasında hararetli tartışmalar oluyor. Muhalefet, blokları daire daire gezip yönetimin eksiklerini, kusurlarını anlatıyor, yönetici ve kurmayları cevaben aynı yerlere gidip, yapıp ettiklerini anlatıyor. Hatta bazı sitelerde muhalefet darbe girişiminde bulunuyor. Yönetim ofisi darbeci site sakinleri tarafından işgal edildiği için mahkemelik olan siteler var. Davalarla ilgili istatistikî bilgiye ulaşılamıyor ama hâkimler site yöneticileri ve muhaliflerinin davalarından bıkmış durumda. Seçim sandığını polis korumasına aldıranlar var. Sahte oy kullanılmasın diye.

Darbecileri emlakçılar kışkırtıyor

Bazı yöneticiler emlakçılardan şikâyetçi. Darbecileri onlar kışkırtıyormuş. İddialarının gerekçesi şöyle: “İyi bir yönetim, sitenin tüm sorunlarını çözdüğü için ev sahipleri de kiracılar da taşınmıyor. Dolayısıyla kiralık ve satılık daire sirkülasyonu azalıyor. Bu yüzden de emlakçılar, yönetim karşıtlarını kışkırtıyor, maddî ve manevî olarak destekliyor.”

 

Site yöneticisi olmak, belediye başkanı olmak gibi

Sebahattin Küçükosmanoğlu, nüfusu iki bini geçen bir sitenin yöneticisi. İki dönemdir başkanlık yapıyor. İstanbul Bağcılar’daki siteyi heyecanla gezdiriyor; yeşil alanları, diktirdiği ağaçları, halı sahayı, marketi, havuzu yani yatırımlarını gösteriyor. Bütçeyi borçla devraldığını söylüyor. Tüm bu yatırımlara rağmen sitenin bankadaki hesabında para duruyormuş. Bize bunları anlatırken yanımızdan gelip geçen site sakinlerinin; “Başkan nasılsın?” sorularına içtenlikle cevap veriyor. Bu sırada siteye girmeye çalışan bir aracı kontrol etmesi için güvenlik görevlisine uyarıda bulunuyor. Sabahın erken saatleri. Küçükosmanoğlu bizimle konuştuktan sonra işine gidecek. Aslında Milli Eğitim’de müdür. Site yöneticiliğine aday olmasının sebebini; “Sitenin bir sürü sorunu vardı. Çevre düzenlemesi yoktu. Güvenlik tam sağlanamıyordu. Birinin, taşın altına elini sokması gerekiyordu. Yoksa aidat ödememek için bu kahır çekilmez.” şeklinde açıklıyor. Aday olmaya karar verince sitedeki 340 daireyi tek tek dolaşmış. Neden yönetime aday olmak istediğini, neler yapacağını anlatmış ve önceki yönetimden de memnun olmayan site sakinlerinin desteğiyle yönetici olmuş. İşe personele çekidüzen vermekle ve vaatlerini gerçekleştirmekle başlamış. Vaatlerinden biri, apartmanlarda kapı önlerinde ayakkabı bırakmayı yasaklamak. Gece 2’de güvenlik personeliyle birlikte 6 bloku tek tek dolaşıp kapı önlerine bırakılan ayakkabıları toplamış, depoya götürmüş.

Site cumhuriyetlerinin anayasası: Tapudaki yönetim planı

Toplu konut yönetimi uzmanı Deniz Aydeniz, birçok toplu konutun Anadolu’daki bir belde kadar nüfusu ve bütçesi olduğunu söylüyor. Ve Yunan Site cumhuriyetlerini hatırlatıyor. “Onlar gibi kendi bütçesi, kuralları yani anayasası oluyor toplu konutların. Düşünebiliyor musunuz, sitelerin kendi güvenliği, temizlikçisi, çöpçüsü, marketi var. İçeriye girmek için güvenlikten geçmelisiniz. İç işlerinde bağımsız bir cumhuriyetçikler siteler.” Aydeniz, demokrasinin ilk ailede sonra da oturduğumuz apartmanlarda ve toplu konutlarda uygulandığını düşünüyor. Bu yüzden apartmanlar ve toplu konutlardaki ilişki şeklinin demokrasi kültürünün düzeyini gösterdiğini söylüyor. Eğer demokrasi kültürümüz apartman ve sitelerdeki ilişkilerimizle ölçülecekse durumumuz vahim. Aydeniz diyor ki: “Sitelerde kavga var. İnanılmaz çoklukta davalar var.” Aydeniz, tüm bu kavgaların temel sebebinin eğitimsizlik olduğunu düşünüyor ve site yöneticilerinin Kat Mülkiyeti Kanunu’nu çok iyi bilmesi gerektiğini vurguluyor. Sadece site yöneticilerinin değil site sakinlerinin de Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan haberdar olması ve sitelerin anayasası olan “yönetim planını” mutlaka bilmesi gerekiyor. Her toplu konutun yönetim planı tapuda oluyor ve buradan istenilmesi gerekiyor. Yönetim planı, uyulması gereken kuralları ve site sakinlerinin haklarını içeriyor.

Bütçe kavga sebebi

Aydeniz, yönetim yanlışlıklarının, birlikte yaşama kültüründeki eksikliklerin ve toplu konutların büyük bütçelerinin kavgalara sebep olduğunu söylüyor. Çünkü küçük siteler yani 300 ile 500 bağımsız konuttan oluşan siteler, küçük ölçekli bir ticarî işletmenin bütçesine sahip (yılda toplanan para bir milyonu geçebiliyor), 500 ile bin konut arasındaki bir site, orta ölçekli bir ticarî işletmenin bütçesine sahip, bin ve üzerinde konut sayısı olan toplu konutlar, büyük ölçekli ticarî şirketin bütçesine sahip. Milyonlarla ifade edilen rakamlar. Ve bu rakamı yönetecek kişilerin iyi denetlenmesi gerekiyor. Aydeniz, toplu konut yöneticiliğinin sadece idarî değil malî ve sosyal bir mesele olduğunu, ona göre denetim mekanizmalarının bulunması gerektiğini vurguluyor. Normalde büyük ölçekli konut projelerinde site yönetimi daha proje kurulma aşamasındayken oluşturuluyor. TOKİ ve belediyenin yaptığı toplu konutlarda yönetim buralara bağlı şirketler tarafından yapılıyor. Özel toplu konut projelerinde inşaat şirketi site yönetimini yapacak şirket kuruyor ve onunla yapıyor. Yani müteahhit şirket, inşaat bittikten sonra da siteyi yönetiyor. Aydeniz bu konuda şunları söylüyor: “Artık bu iş çok ciddi bir ticarî faaliyet haline geldi. Ve bence profesyonel anlamda toplu konut yönetimi yapan şirketlerin işi olmaktan da çoktan çıktı. Hakikaten yurtdışındaki gibi büyük eğitimli gayrimenkul şirketleri kurulmalı, onlar gibi belli bir standart kurulması gerekiyor. Buna Çevre ve Şehircilik Bakanlığı el atmalı.” Site yönetimlerini denetleyecek güçlü bir mekanizma da demokratik kültür de yok. Normalde site sakinlerinin bütçe harcamalarını denetlemesi, sorgulaması gerekiyor.

Devlet siteleri denetlemeli

Aydeniz’e göre hem site yöneticilerine hem de site sakinlerine “vatandaşlık dersi” gibi “site sakini olma” dersi verilmeli. Hatta yıllardır bu alanda danışmanlık yapan Aydeniz şu kanaate varmış: “Toplu konutlarda oturan yöneticilerini seçsin, devlet de sitelere vali atasın.” Çünkü Aydeniz, binlerce insanın yaşadığı ve ciddi bütçeleri olan sitelerin başıboş bırakıldığını düşünüyor. Kanıt olarak mahkemelerdeki davaları gösteriyor.

 

İleride iyi bir site yöneticisi parti lideri gibi itibar görecek

 

Murat Köse, oturduğu sitede iki dönem yöneticilik yaptı. Üçüncü dönem yapmayı istememiş, sebebini şöyle açıklıyor: “Siyaseti sevmem. Sivil toplum örgütlerinde aktif rol alıyorum. Ortak çaba için çalışıyorum. Ama site yönetimi deyince siyaset yapıyorsunuz. Hizipçiler var. Çekememezlik var. Site yöneticilerinin işçi güvenliğinden bahçe ve bina bakımına ve bütçeyi hakkaniyetli kullanmaya kadar ciddi sorumlulukları var. Basit bir yönetim değil. Başbakan, bakanlar nasıl sorumluluk sahibiyse site yöneticiliği de öyle.”

5-10 kişilik partiler

Köse’ye göre binalar yükseldikçe, siteler büyüdükçe insanlar birbirlerinden kopuyor. Herkes kendi dairelerinde, kendilerine ait cumhuriyetlerde yaşıyor. 5-10 aile birbiriyle görüşüyor, site kalabalığında küçük gruplar oluşturuluyor. Köse bu grupları partilere benzetiyor. Yüzlerce kişilik sitelerde 10-15 parti oluyor. Aslında yönetimi denetlemek adına olumlu bir durum, ama insanlar haklarını ve demokratik kültürü bilmediği için bu küçük onlarca particik ortalığın karışmasına sebep oluyor. Site yöneticilerinin ilerleyen zamanlarda parti liderleri gibi olacağını söyleyen Köse diyor ki: “İstanbul’da Beylikdüzü, Hadımköy, Ümraniye, Ataşehir gibi semtlerde toplu konutların sayısı artıyor. Binlerce insanın yaşadığı bu sitelerin yıllık bütçeleri ciddi boyutlarda. Bu sitelerin yöneticisi eğer sevilirse, iyi icraatlarda bulunursa parti liderleri gibi bir güce sahip olacak. Siyasetteki mahalle örgütlenmeleri site örgütlenmesine dönecek. Ama şimdi site yöneticiliğine, insanımız emeklilerin yapacağı bir iş gibi bakıyor. Halbuki bir belediye başkanı, başbakan gibidir yöneticiler.”

2012, dosya haber, HABERLERİM, popüler kültür kategorisine gönderildi | , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlendi | Toplu Konut Cumhuriyetleri için yorumlar kapalı

Ya siz gittikten sonra bizi tutuklarsalar?

12-08-2012 Sizden hiç sarılıp ağlamak için izin isteyen kadın oldu mu? Arakan’a gidenlere böyle onlarca kadın sarıldı. Önce otobüslerden izledik onları. Yol kenarlarına dizilmiş, çocuklarıyla birlikte bize “Salamun Aleykum” diye bağırıp el sallarken. Yanlarındaki eşleri ve oğulları inleyerek ağlarken. Sonra Arakan’ın en büyük camilerinden birinde Cuma namazı kılmak için durulduğunda biz kadınlar da öğle namazı için caminin yanındaki bir eve girdik. İşte orada Myanmarlı askerlerin, devlet yetkililerinin olmadığı o küçük odada… Türk heyetindeki kadınlara sarılmak için izin isteyen kadınlar sırayla gelip sarılıp ağladılar. Orada kimliği olmayan, sokağa çıkamayan, çalışamayan, evlenemeyen yani yaşaması için gerekli her şey için devletten izin almak zorunda olan o kadınlar, birilerinin onların dertlerini bildiğini, gördüğünü düşünerek umutla ve korkuyla ağladı. Korkuyorlardı diyoruz çünkü ev sahibinin 28 yaşındaki kızı Bi Bi Hafsa Sar; “siz gittikten sonra bizi tutuklayacaklar diye korkuyorum.” dedi. Daha birçok şey dedi; “Hapishanede şaşar gibiyiz. Abim ve babam hükümet görevlisi ama vatandaşlık hakları yok, bizim de yok.” Gözleri ağlarken, yüzü gülen insanlar. Umudun resmimidir bu?

Arakan bölgesinin baş şehri Sitwey eski adıyla Akyab’da Tharpa caddesindeki bu evden çıktıktan sonra konvoy şehri geziyor. Yağmur şiddetini arttırıyor. Birazdan meşhur muson yağmuruna tanık olacağız. Yemyeşil kent sular altında. Sular üstünde desek daha doğru olur. Tek katlı, bir iki gözlü tahta barakalar. Tek tük beton veya tuğla evler var. Onlar da çoğunlukla Budist bölgesinde. Sitwey havaalanından kamplara gitmek için yola çıktığımızda gördüğümüz manzaralar aklımıza geliyor. Yıkılmış tuğla evler (tuğlalar yanık karası), kökünden kesilmiş (kökler yanık karası) ağaçlar. Böyle yağmurun kalıntılarını hızla erittiği yanmış çok sayıda ev-mahalleler gördük. Ve nihayet Müslüman kampı. Resmi heyet yardımları vermek için kamptaki barakalardan birine giriyor. Kamp yetkilisi bilgi veriyor. Sonra kampta kalanlardan iki Müslüman genç çağrılıyor. Gençler resmi heyetin önünde önce “burada bize yiyecek ve kalacak yer verildi…” gibi bildiğimiz resmi heyet cümleleri kuruyor. Neden sonra gençlerden biri ağlayarak ezber cümlelerinin dışına çıkıyor; “2005’te üniversite öğrencisiydim ailem öldürüldü, ben ne yapacağımı bilmiyorum.  Yardım edin.” İşte şu haberlerde gördüğünüz Davutoğlu’nun sarıldığı, Emine Erdoğan’ın ağladığı sahne. Gazeteciler arasında Emine Erdoğan’la daha önce Somali’ye gidenler var, onlar sık sık şu cümleyi söylüyor; “Burası Somali’den beter. Orada insanlar açtı. Burada açlıklarını önemsemeyecek kadar can güvenliğinden yoksunlar.” Sonra Budist kampına gidiyoruz. Daha mesafeliler. Ama onların da köyleri yakılmış. Onlara da yardım yapılıyor. Yol boyunca araçların açık pencerelerinden mektuplar atılıyor. Bize yardım edin, vatandaşlık hakkımız yok, Müslümanları öldürüyorlar, köylerimizi yakıyorlar yazılı.

Arakan ziyaretine Hint okyanusu kenarındaki bir valilik binasında ara veriyoruz. Sahil boyunca Budist gençler guruplar halinde futbol oynuyor. Türk gazeteciler ise uydudan görüntü geçmeye çalışıyor. Müslüman kaplarında tanık olduklarını anlatan haberleri Türkiye’ye gönderiyorlar.

 

2012, dosya haber, gezi-tarih-kültür, HABERLERİM kategorisine gönderildi | , , , , , , , ile etiketlendi | Ya siz gittikten sonra bizi tutuklarsalar? için yorumlar kapalı

SOLCULAR SAĞOLSUN MÜLKİYEYİ 45 GÜNDE BİTİRDİM

Bu galeri 7 fotoğraf içeriyor.

  Milliyetçi entelektüellerden Mustafa Çalık, 24 yıldır yayın yapan Türkiye Günlüğü dergisinin başında. 1990’larda belki de başka hiçbir düşünce dergisine nasip olmayacak tiraja ulaşan derginin Ankara’daki yazıhanesi düşünce okulu gibi. Akademisyenler, siyasiler ve yazarlar, hafta sonları ders veriyor, hafta içi … Okumaya devam et

Daha çok galeri | SOLCULAR SAĞOLSUN MÜLKİYEYİ 45 GÜNDE BİTİRDİM için yorumlar kapalı

RÜZGAR TÜRBİNİ EKEN ELEKTRİK BİÇİYOR

Bu galeri 2 fotoğraf içeriyor.

Emekli bankacı Muzaffer Aygün için güneşin doğuşu sadece yeni bir güne başlamak değil, enerji demek. Kocaeli Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun evinin etrafında esen rüzgâr, gecelerini aydınlatıyor. Samsunlu Mehmet Ceylan ile Artvinli Ahmet Birbey de rüzgâr estikçe keyiflenenlerden. Rüzgâr sayesinde kâr … Okumaya devam et

Daha çok galeri | RÜZGAR TÜRBİNİ EKEN ELEKTRİK BİÇİYOR için yorumlar kapalı

DÜNYADA BÖYLE BİR SAHNE GÖSTERİSİ YOK

Bu galeri 4 fotoğraf içeriyor.

Türkçe Olimpiyatları’nda performanslarıyla göz dolduran çocuklar, bir hafta gibi kısa sürede gösterilere hazırlanıyor. Çünkü sahne arkasında 40 kişilik bir sanat ekibi var. Onlar 8 ay boyunca, 15 gündür izlediğimiz gösteriler için ter döküyor. Ekibi, Anadolu Ateşi eski dansçısı koreograf Cemil … Okumaya devam et

Daha çok galeri | DÜNYADA BÖYLE BİR SAHNE GÖSTERİSİ YOK için yorumlar kapalı

TÜRKÇE OLİMPİYATLARI, TÜRKİYE’NİN EN MEŞHUR MARKASI

Bu galeri 11 fotoğraf içeriyor.

115 ülkeden 700 öğrencinin katıldığı 7. Türkçe olimpiyatlarının finali bugün yapılıyor. Olimpiyatlar 7’den 70’e bütün Türkiye’nin desteğini ve ilgisini görüyor. Kamuoyunca tanına pek çok isim bu organizasyonla ilgili duygu ve düşüncelerini dile getiriyor. Bunlardan biri de Anadolu Ateşi’nin sanat yönetmeni … Okumaya devam et

Daha çok galeri | TÜRKÇE OLİMPİYATLARI, TÜRKİYE’NİN EN MEŞHUR MARKASI için yorumlar kapalı

BU OLİMPİYATIN ATEŞİ SEVGİ

Bu galeri 11 fotoğraf içeriyor.

Türkçe Olimpiyatları için gelen çocuklar sadece Türkçelerini yarıştırmıyor, Türkiye’yi geziyor, Türk kültürünü tanıyor ve 130 ülkeden gelen diğer çocuklarla tanışıyor. Ganalı öğrenci Moldovyalıyla Türkçe konuşuyor, Türk gibi dostluk kuruyor. Öyle bir dostluk ki Türk kahvesi gibi kırk yıl hatırı olacak. … Okumaya devam et

Daha çok galeri | BU OLİMPİYATIN ATEŞİ SEVGİ için yorumlar kapalı

AYNI DİLİN ÇOCUKLARIYIZ BİZ

Bu galeri 1 fotoğraf içeriyor.

Türkçe Olimpiyatları’na katılmak için 120 ülkeden 750 çocuk ülkemize geliyor. Yoğun ilgi çekeceğe benzeyen programda Antepli Richard, baklavanın kerametini anlatacak. Kırgız çocuklar ise Türkçe ‘one munite’ diyecek. Türkçeleriyle kendi ülkelerinde büyük beğeni toplayan, arkadaşlarının çektiği videoları internette izlenme rekoru kıran … Okumaya devam et

Daha çok galeri | AYNI DİLİN ÇOCUKLARIYIZ BİZ için yorumlar kapalı

TÜRK OKULLARI SAYESİNDE, 23 NİSAN ARTIK TÜM DÜNYADA KUTLANIYOR

Bu galeri 1 fotoğraf içeriyor.

Dünya çocukları ‘Türkçe’ konuşuyor Önümüzdeki pazartesi günü Atatürk’ün tüm dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. 23 Nisan için dünyanın dört bir tarafından çocuklar Türkiye’ye gelecek. Dilimizi, kültürümüzü tanımaları için ülkemizde ağırlayacağımız bu çocuklarla İngilizce anlaşmaya … Okumaya devam et

Daha çok galeri | TÜRK OKULLARI SAYESİNDE, 23 NİSAN ARTIK TÜM DÜNYADA KUTLANIYOR için yorumlar kapalı

AHŞABIN RUHUNA DOKUNUYOR

Bu galeri 3 fotoğraf içeriyor.

  Sıradışı bir marangozun hikâyesi okuyacaksınız. Ahşaba hayal ettiği her şekli verebilen Ali Şerafettin Köksal’ın kartvizitinde şunlar yazıyor: Sağır, dilsiz ve görme engelli. Ahşap maketlerini gören onun yaptığına inanamıyor. Onu atölyesinde çalışırken izleyince hayret duygusu yerini hayranlığa bırakıyor. 12-05-2012 ZAMAN … Okumaya devam et

Daha çok galeri | AHŞABIN RUHUNA DOKUNUYOR için yorumlar kapalı